Haçlı Seferleri bize Kudüs üzerinden "Isgal ve
Fetih" kavramlarını çok net okumamızı saglıyor.
15 Temmuz 1099'da Haçlı komutanlar
Godfery ve Tankret Kudüs'ü isgal ettiklerinde
kan ve cesetlerle tıka basa sokakları atlarıyla
geçtiklerinde bir zamanlar Hz. Isa'nın sevgi
barıs ve adaleti anlattıgı sahne kanla kirletildiginde
insanlar nefretin ve vahsetin zirvesini
anımsar. 2 Ekim 1187'de Selahaddin'in
ordusu Kudüs'ü fethettiginde ise sokaklarda
kan degil bagıslanma minnet ve merhamet
akıyordu. Müslümanların bagıslamak için bir
bahane aradıgı bu mekânda onlar katletmek
için hiç bir sebep aramadılar.
Günümüz Batılı bir tarihçi bu durumu su veciz
sözleriyle ifade etti:
"Dogrulukla öldürebilecegi yerde acımayla
kurtarmak için... Selahaddin hakkında bilinen
tek gerçek Kudüs'ün fethi ise bu onun kendi
çagının ve belki de her çagın en cömert ve
cesur fatihi oldugunu kanıtlamaya yeterlidir."
Bu kitapta Selahaddin'in hayatı mücadelesi
ve mirasıyla birlikte o çagda bir fenomene
dönüsen batı Avrupa'nın barbar kavimlerinin
kutsal topraklara olan meraklarının içyüzüne
ve dogu-batı ekseninde olusan sosyo-politik
güç dengelerine de sahid olacagız.