Türkiye'de nitelikli edebiyat dergiciliği büyük bir erozyona uğramış durumdadır. Bir şeyi yok etmenin en güvenilir yolu onu çoğaltmaktan geçer. Son yıllarda tuhaf bir biçimde yayımlanan dergi sayısında bir patlama var. Ama bunları izleyen okur ya sekiz on yıl evvel çiğnenmiş konuların yeniden ısıtılması hevesinde heveskârlar ya da ottan çöpten her şeyin içine doldurulduğu çuval dergiler görecektir. İnternetin sunduğu çöp dağı içinden el çabukluğuyla derlenip toplanan bu dergiler Oğuz Atay Turgut Uyar veya Sezai Karakoç gibi nitelikli edebiyatçıların Serdar Ortaç'la aynı sayfalarda sunulduğu bir kabareye dönmüş durumdadır. Bir zaruret gibi çıkmaya devam eden birkaç kurum dergisi dışında yayımlananların çok azı nitelikli edebiyatı sorun edinmiş görünüyor. Kurum dergileriyse ellerindeki imkânlara rağmen büyük oranda hayat belirtileri göstermiyor. Daha da korkuncu edebiyatçıların pek çoğu bu niteliksiz popüler kültür dergilerinde popülist kalemlerle harmanlanmaktan rahatsızlık duymuyor. İşte bütün bunlardan dolayı nitelikli edebiyat da nitelikli dergicilik de her şeyi hızla öğütüp değersizleştiren popülizm canavarının elinde Goya'nın Satürn'ündeki çocuklar gibi parçalanmaktadır. Bu nedenle zaten öteden beri akıntının tersine bir çaba olan ve daima özveri gerektiren dergicilik bugün her zamankinden fazla özveriye ihtiyaç duymaktadır.
Kuşkusuz sadece dergicilik değil edebiyatın kendisi de büyük bir değer yitimi içindedir. Son dört beş yıldan bu yana edebiyat kendi başına bir uğraş olarak giderek zemin kaybetmektedir. Zira nitelikli edebiyat sözün kılıç gibi keskinleştirildiği bir zeminde yararsız çoğu zaman fazla lüks bulunuyor. Oysa tam da böylesi zamanlar için nitelikli edebiyatın ayakta durması ve sözün haysiyetini muhafaza etmesi gerekir. Şarkî dergisi işte bu tür bir gereksinimden doğdu.