"(...) İnsan da elde ettiğinin en iyisini Kibele'ye sundu başlangıçta. Çünkü o dişiydi. Doğurgandı. Yaratıcıydı. Yani doğadaki her şeyin anasıydı. Kendisinin de. Önce sadece Kibele'ye sundu en iyiyi. Fakat giderek çoğaldı Kibele'nin ortakları sunudan pay isteyenler. Büyülü güçlerini ondan aldığını onun yeryüzündeki temsilcisi olduğunu öne süren hizmetçileri de üretmeden tüketmeyi istemeye başladılar. Büyü gücüyle insanları korkutmayı ya da korkularını uzaklaştırmayı iş hem de en ulu iş saydılar. Ve karşılığında da bağışlardan paylarını aldılar. Bu gelir kapısı Kibele'nin çevresini içtenlikli ya da değil- giderek kalabalıklaştırdı. Çevresi kalabalıklaştıkça da kutsallığı ve tapınanı arttı. Adı kimi yerde Ra kimi yerde Gaya (Gaia) oldu yayıldı.
(...)
İşte tam da bu dönemde uygarlığın beşiği olarak adlandırılan Anadolu'da Orta Karadeniz kıyılarında ve Hatti toplulukların yaşadığı bölgedeki anaerkil toplumlar erkek egemenliğine karşı uzun yıllar direndiler. Kibele inancına sarıldılar. Sağ kalmak için savaşıp yaşamak için çalışarak üretimde ve tüketimde ortaklaşmayı adilce paylaşmayı benimsediler."
Usta yazar Erdal ÇAKICIOĞLU'nun tüm boyun eğmeyen kadınlara adadığı bu mitolojik romanda kendilerini "Amis" olarak adlandıran "Ay'ın kızları"nın eceleri Pentesileya önderliğindeki soluk kesici mücadelelerini okuyacaksınız.
İyi okumalar...