Zeynel durmadan kardeşine bağırıyordu:
"Vur ulan vur bu at geberinceye kadar vuracaksın anladın mı?"
Bunun üzerine Ali Rıza elindeki sopayı Fırtına'nın karın boşluğuna defalarca indirip durdu. Kaburgalarından bir ya da birkaçının kırıldığı kesindi. Yine de bu acı ile at ayağa kalkmaya çalışıyor kalkar kalmaz da ön ayaklarına ve arka bacaklarına darbeler inmeye başlayınca tekrar yere çökmek zorunda kalıyordu... Oğullarına yalvarıp duruyordu Gülbahar:
"Vurmayın yazıktır öldüreceksiniz zavallı atı!"
***
Köy ve kent romanı arasında fark kalmadığının düşünüldüğü köy romancılığının özlendiği bir dönemde -ki ben özlüyorum- Ali Gümüş'ün FIRTINA adlı romanı klasiklerle özdeşleşebilecek bir roman olarak ilgi göreceğini düşünüyorum.
Kitaba ismini veren Fırtına isimli at köye gelin gelen Gülbahar eşi Mahmut ve diğer köylüler; insanların doğayla ilişkilerindeki çabaları korkuları insanlar arasındaki düşmanlıkları ve dayanışmaları inanılmaz güzellikte işlenmiş.
Cem Duman