Fırtına ağaçları dibinden sökecek kadar şiddetliydi. Hava buz gibiydi ve Nice sokakları iyice tenhalaşmıştı.
Geniş bir caddenin kösesinde elektrik direğine sırtını yaslayan hırpanî kılıklı bir adam elini cebine soktu. Kirden rengini yitirmiş bir mendil çıkarıp burnunu sildi. Mendili tekrar cebine sokarken sararmış dişleri görünecek şekilde güldü. Caddenin karsı kösesinde yürüyen şişman bir adam rüzgarın uçurduğu şapkasının pesinden koşarken direğe çarpıp yere düşmüştü.
Sonra kendi kendine kızıp söylendi:
Ondan beter düşmüşüm ne gülüyorum ki...