Türkiye'de ve modernleşme tecrübesini edilgen yaşamış bütün coğrafya toplum ve kültürlerde en önemli sorun 'eski' ile 'yeni' veya 'gelenek' ile 'modern' arasında sıkışmışlığın yarattığı denklemde bir türlü istikrarlı bir çözüm yolu bulamamaktır. Bu nedenle özerk ve özgün bir serüven mümkün olamamaktadır. Mesele derinlemesine ve kapsamlı ele alındığında; sözcükler kavramlar terimler bilimler ve teoriler ile yerli insanın yaşadıkları arasında buluşturulamaz bir boşluğun varolduğu görülmektedir. İlahiyat felsefe sosyoloji bilim tarihi iktisat ve siyaset bilimi gibi birçok araştırma sahasını hep aynı türden sorunun işlevsizleştirdiği görülmektedir. Yerli insan ve toplum aklı hakikatler ile uyumsuzluklar arasında döngüsel bir umutsuzluğa sürüklenmektedir. Üstelik eleştiri adına denenen sözgelimi Marksist yaklaşımlar da denklemi daha karmaşık kılmaktan başka bir verim sağlamamaktadır. Post-kolonyalist teori ve literatür tüm yerli sosyal bilim alanlarında söz konusu handikabı aşabilmek gayesiyle geliştirilmiştir. Bu kitap post-kolonyalizmin tarihi gelişimi arka planı teorik muhtevası temel kavramlar ve teorisyenlerin görüşlerinin okuyucuya aktarılması kadar 'arada kalmalar'ı yaratan başkalıkların fonksiyonel farklılıklarının teşhisi için kaleme alınmıştır. Kitap yaşadığımız çağda insanı birbirinden farklı toplumsal dünyaları dünyalar içerisinde Türkiye'yi bilimleri ve teorilerin işlevlerini okura ve araştırmacılara daha önce hiç denenmemiş bir kıvamda sunduğu için verimlidir. Küreselleşme postmodernizm post-kolonyalizm ve sosyal bilimler felsefesi daha önce hiç bu kadar Türkçe düşünülmemişti. Kitap açıkça her insana nasıl bir hayat yaşadığını ve bu dünyada en uzak gerçeklerin nasıl dile getirilebileceklerini anlatmaktadır.