Sessiz ve melankolik bir deniz manzarasında başlayan fırtınalı bir hayat... Ve bu hayatın kıyısına vuran duygu yüklü dalgaların çıkardığı sesler... İşte bu seslerin Türkçe'sidir bu şiirler. Türkçe düşünüp Türkçe yaşayan bir duygusalın dili döndüğü ve yüreği yettiğince kelimelerin krallığında sergilediği soytarılığın özetidir diğer yandan.
Ne kral ne de halk memnun kalsa da bu şairden o zaten şiirlerini bir züğürt tesellisi olarak tanımlıyor. Karnını doyurmasa da açlığını unutmak için yazıyor...
'Şiir söz verdi bana' diyor ve sözü şiirin dilinden devralıyor... Şiirin çıplak tenine ruhunun gölgesini düşürüyor.. Şiirin diliyle söyleyecek olursak o sadece 'nazmın sonsuz sesini' dillendiriyor... Mahşere kadar duyulsun ve amel defterine konulsun diye...