İnsan tarih boyunca hep mutlu olma ihtiyacı içerisinde ve mutluluğu yakalama peşinde olmuştur. Bu nedenle bütün dinler ve ahlâkȋ öğretiler insanlara çeşitli mutluluk formülleri sunmuşlardır. Bu bağlamda insanlara dünyada ve âhirette mutlu olmanın yollarını gösteren son ilahi din olan İslam da insan ve toplum huzurunun güvencesidir. Çeşitli psiko-sosyo-ekonomik ve kültürel olayların etkisiyle örselenip yıpranan günümüz insanının ruhunu tedavi etmede dinin çeşitli sağlık reçetelerinden istifade edilmektedir. Bu sağlık reçetelerinden birisi de oruç ibadetidir....
.Bu nedenle sayısız hikmet ve faydaları bulunan oruç ibadeti ruh dünyamızı aydınlatan gönül dünyamızı zenginleştiren toplumsal birlik ve beraberliğimizi arttıran samimiyetimizi ve kulluğumuzu en güzel şekilde gösterebildiğimiz bir ibadettir. Her şeyden önce umut sevgi rahmet bağışlanma dostluk kardeşlik paylaşma ve barış ayı olan oruç ayı ve oruç ibadeti pek çok yönden insan için mutluluk sebebidir.....
Ruhsal sağlık açısından oruç ibadetinin bir diğer etkisi de pek çok şeyin köleleştirdiği insan ruhunu gerçek özgürlüğüne kavuşturmasıdır. Zira bencillik ve haz merkezli insan ve toplum tiplerini üreten modern hayat tarzı insana istek ve heveslerini en kısa yoldan ve en hızlı bir şekilde tatmin etmeyi ilâhȋ mesaja kulaklarını tıkamayı aklı kullanmamayı Allah'ın koyduğu sınırları çiğnemeyi sürekli tüketim yönünde insanı güdülemeyi teşvik ederek insanın âdeta hayvanȋ tabiatını beslemekte hatta onu daha aşağı yaratıklar mertebesine indirgemektedir. Oysa oruç ibadeti kalbiyle iç bağlantısı kopmuş ruhu ihmal edilmiş olan modern insanı nefsinin midesinin şehvetinin paranın malın-mülkün kölesi olma zilletinden kurtarıp tek ve bir olan Allah'ın kulu olma mertebesine şerefine yükselterek âdeta onu özgürleştirmektedir....
İnsana nefs-i emareyi gemlemeyi ağza dile göze kulağa ve şehvete hakim olmayı tüm bedene ve haz merkezlerine hükmetmeyi zamanın mekanın ve varlığın farkına varmayı hazı ve hızı kesmeyi daha dengeli ve kanaatkâr bir insan olmayı öğreten oruç ibadetiyle insan nefsi Rab değil kul olduğunu hatırlamaktadır. Böylece firavunluğu bırakarak kulluğa ikna olup kul olmaktan razı olan insan kendi iç dünyasında huzur ve saadete kavuşmaktadır....