Başlangıçta "konargöçer" bir hayata dayanan medeniyetimiz zaman içinde yerleşik kültürün de en üstün örneklerini vermiştir. Türk milleti sınırları içindeki insanları vatandaşlarını dininediline etnik kökenine bakmadan Allah'ın bir emaneti olarak gören ve refah içinde yaşatma ülküsüne sımsıkı sarılan bir devlet anlayışına felsefesine sahip olmuştur. Tarih boyunca birbirinden çok farklı coğrafyalarda kurduğu çok sayıda devleti aynı felsefe aynı devlet anlayışı aynı töre ile yönetmiştir.
Göktürk Kitabeleri başta olmak üzereYusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'i Selçuklu Veziri Nizamül mülk'ün Siyasetname isimli eseri ve daha pekçok siyasetname nasihatname türünden eserlerle bu devlet anlayışımız nesilden nesile aktarılmış tarihî devamlılık sağlanmıştır.
Türk-İslam devlet geleneği kentlerinşehirlerin kurulması ve yönetimini de devlet anlayışının gereği olarak bir düzen içinde gerçekleştirmiştir. Bu düzenin tarihî sosyolojik kültürelekonomik ve mimari boyutları özellikleri vardır. Önceleri "uluş" olarak ifade edilen sonra "medine" sözcüğünde kendini bulan nihayet "kent" ve "şehir"kelimeleriyle ete kemiğe bürünen Türk-İslam şehir kültürü tarihi çok eskilere giden güçlü bir birikimi bizlere sunmaktadır.