Sakarya yakın Türk tarihinin bir dönüm noktasıdır. Sakarya zaferi sayesinde Ankara önlerine ulaşan Yunan ordusu Afyon-Eskişehir çizgisine sürülmüş Anadolu'da yeşeren on yedi aylık Türk Devleti dünyaya varlığını kabul ettirmiş ve uluslararası alanda ağırlık kazanmıştır. Verilen şehitler özellikle yerleri doldurulamayan küçük rütbeli muvazzaf ve yedek subay yitikleri bir yana bırakılırsa; birliklerinin savaş deneyimi ve moralleri arttığından Türk ordusu Sakarya'dan güçlenerek çıkmıştır denilebilir. Buna karşılık ağır yitikler veren Yunan ordusu uğradığı moral çöküntüsünden bir türlü kurtulamamış ve bir yıl sonra saldırıya kalkan Türk ordusu önünde bir haftada dağılmış kurtulabilenler kendilerini ikinci hafta sonunda Ege kıyılarındaki gemilere zor atabilmişlerdir.
Sakarya gibi böylesine büyük bir olay alışılmış tarih anlatımıyla veya bir kişinin çevresinde gelişen olayları aktarmakla yansıtılamazdı. Sakarya cephede vuruşanlar kadar savaşçıları desteklemek için cephe gerisinde yoğun bir didinmenin içine giren fakir Anadolu halkının da zaferiydi. O günlerin ekonomik ve sosyal yapısını o günlerin insanının yaşam koşullarını ortaya koymadan Sakarya'yı anlatmak olanaksızdı. Bu nedenle okul kitaplarında Sakarya'yı yalnızca bir meydan savaşması zaferi olarak gören yeni kuşaklara o günleri bir parça yaşatabilmeyi amaç edindik ve "mozaik" diye adlandırabileceğimiz çalışma biçimini seçtik. Türk Yunan ve İngiliz kaynaklarını tarayarak bulduğumuz binlerce küçük olayı gün gün saptamaya koyulduk. Tek bir mozaik taşı gibi yalnız başına anlam taşımayan bir gazete haberini bir savaşçının anısını bir diplomatik girişimi bir mektubu bir cephe olayını bir meclis oturumunu bir çarpışmanın ayrıntısını bir komutanın tutumunu bir cephe gerisi olayı ve bunlara benzer olayları günü gününe sıralayarak mozaiği bütünlemeye yüce Sakarya'yı bütün yönleriyle ortaya çıkarmaya çalıştık.