Babası arkeolog olan Ömer yetiştirme yurdundan kalmaktadır. Annesini henüz bebek iken kaybetmiştir ve ona bakacak kimsesi yoktur. Babası Kudüs'te kazı çalışmaları yaparken bir yüzük bulur ve o da gizemli bir şekilde hayatını kaybeder.
Ömer hem öksüz hem de yetim kalmıştır. Babasından ona kalan tek şey ise bir yüzük ve eski bir kitaptır. Ömer yüzüğün gizeminden habersiz olarak onu yıllarca boynunda taşımıştır bir hatıra olarak.
Bir gün yurtta hiç beklemediği bir olayla karşılaşır. Bir öğrencinin parası kaybolur ve öğretmeni Ömeri'i suçlar. O ise bu haksız ve acımasız olan suçlama karşısında kayıtsız kalamaz; gece yarısı eşyalarını toplar ve yurdu terk eder. Geceyi geçirmek için yurdun arka tarafında bulunan kütüphaneye sığınır. İşte ne olduysa burada olur. Babasının Kudüs'te bulduğu yüzüğün tılsımı ortaya çıkar hem de koruyucusu olan bir İfrit ile birlikte...