İçimizde geçmişe bir özlem var.
Kiminle sohbet etsem mutlaka :
Eskiden öyle miydi ?
"AHH NEREDE O ESKİ GÜNLER" diye bitiriyor sözünü.
Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Hatırımızda kalan güzel anılarla yaşamak hepimizi bir nebze de olsun mutlu ediyor. Anılarımızı başa sardırıyoruz ve dalıp gidiyoruz o eski günlere. Sıcacık aile ilişkileri sobanın kızıl-mavi alevi sevgiyle yoğrulan dostluklar aşkın o masum-temiz halleri samimi ve kalıcı komşuluklar... Bir bir kaybolurken bazı değerlerimiz sizleri geçmişe dönük bir yolculuğa çıkarıyorum bu kitabımda. "Biz eskiden" derken neler kastediliyor onlardan bahsediyorum ve o yıllarda ki yaşam tarzını kendi anılarımla da harmanlayıp sunuyorum sizlere. 80'li 90'lı yıllara rastlayanlar yazdıklarımı okurken kimi zaman gözleri dolarak kimi zaman da buruk gülüşler sergileyerek o eski günlerini hatırlayacaklar. Onlar bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirirken anılarını siz gençler de belki şu an ki yaşantılarınıza bakıp halinize şükredecek ve biraz da trajikomik bulacaksınız.
Ben "KASEDİ BAŞA SARDIR"ıyorum ve diyorum ki;
Bir kapı aralığından bakıp gelsem çocukluğuma
Tanır mı beni gözlerimden?
Derler ya; kaybolursanız çocukların gözlerine bakın
Ama benim çocukluğum kayboldu
İçinde masum bakışlarım ve hayallerim de vardı
Ne ben onlara ulaşabilirim
Ne onlar beni tanırlar hangi kapıdan baksam
Şimdi hükümsüzler