İşler her geçen gün anlaşılır hale geliyor. Ve "esir kampı"na "mandra" yaşamına mahkum edilen bizim gibiler bile olup biteni görmeye başlıyor. Esareti yıllar yılı özgürlük sayan bizim gibiler bile ufak ufak ayılmaya başlıyor. Anavatan yavruvatan meseli de çözülüyor ağırdan ağırdan... Hani biz 20 Temmuz 1974'de kurtulduyduk? Ve de özgürlüğümüze kavuştuyduk? Memleketin %36'sını da ele geçirdiydik de bağımsız devlet de kurduyduk? Çok kez yazdıydık. "Açın kapıları da hiç endişe etmeyin" dediydik. "Bu Kıbrıs'ın Kuzeyi'nde ortaya çıkan idarede Denktaş idaresinde Kıbrıslı Türkler bile yaşayamazlar. Rumlar'ın yaşayabilmelerine olanak yoktur" dediydik. İşte sonuç...
Denktaş - Türkiye yetkilerinin işbirliğinde Kıbrıs'ın Kuzeyi'nde kurulan düzene bakın.
21. Yüzyıla girerken Kıbrıs'ın Kuzeyi'ni Türkiye'nin "manda"sı "sömürge"si haline getirmek akıl işi miydi? 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin bu tür işleri yasakladıklarını bile bile neden bu yola gidilmiştir? Yani Sn. Süleyman Demirel'in dediği gibi neden "rutinin dışına" çıkılmıştır? Hukukun dışına çıkılmıştır yani? Türkiye Devleti'nin çıkarına sanılmış olmalı değil mi? Peki Kıbrıslı Türkler'in çıkarı? Bırakın Kıbrıslı Türkler'in çıkarlarını. Ama varoluş hakları yurtlarında yaşama hakları?