İnsanın var olma ve yaşamını anlamlandırma savaşının alevleri tarihin hiçbir anında sönmedi. Geçmişten günümüze savaş alanları düşmanlar ve savaş şartları değişti. Değişmeyen tek şey; ne uğruna bu savaşa girdiğimiz oldu. Tüm kontrolün bizde olmadığı bir düzenin içinde kendimizi bulduğumuz andan son nefesimizi verene kadar sürdürdüğümüz savaştan bahsediyorum. Çoğu zaman kaçıp kurtulma şansımızı gözden geçirsek te hiçbir zaman pes etmediğimiz savaş. Atalarımızdan bizlere miras kalan en derin gizemdir var olma içgüdüsü.

İşte bu yüzden bir savaşın içinde olduğumuzu kabul etmekle başlayabiliriz. Bu başlangıcın kaderimizi sorgulamamızı bıraktıran kabullenişin kapısını aralayacağına inanıyorum. Bir savaşın içindeyiz ve her birimiz birer savaşçıyız. Haksızlığa uğradığımız kendimizi güçsüz hissettiğimiz ve karamsarlığa kapıldığımız anlarda kendimizi sorgulayıp dünyayı suçlamayı bırakmamızı sağlayan cümle "ben bir savaşın içindeyim" olacaktır. Bunu kabul ettiğimiz anda yaşadığımız tüm olumsuzluklara karşı "neden ben?" sorusunu sormaktan vazgeçeceğiz.