Tam içeri girecekkken aniden çok şiddetli bir rüzgar sırtımdan yetişip beni öne doğru savuruyor. Dengemi yitirip diz üstü düşüyorum. Başım balkon demirine hafifçe çarpıyor. Aynı anda balkondaki masa ve sandalyeler havalarda uçuşarak büyük bir gürültü ile bahçeye savruluyorlar. Ne olduğunu anlayamıyorum. Bileğim de burkulmuş biraz. Ovuştururak ayağa kalkmaya yelteniyorum. Ve hepsi o kadar... Havada ikinci bir kıpırtı yok. Her şey sessiz. Sonsuz bir huzur Ayağa kalkarken "Rüya mı gördüm acaba?" diyorum.
İçeridekiler hiçbir şeyin farkında değiler. Gürültüyü bile duymamışlar. Saat gece yarısını çeyrek geçiyor. "Balıklar senin başına fena vurdu" diye benimle dalga geçiyorlar. "Öyledir herhalde" diyorum. Yalnızca Meral kendi kendine mırıldanıyor: