İkinci Dünya Savaşı sırasında Türk dış politikasının amacı savaşa katılmadan Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak oldu. Türk politikasının yönünü çizenler yabancı askerleri Türk sınırlarından uzak tutarken Türk askerlerini de yabancı sınırlardan uzak tutmaya yönelmiş bir tarafsızlık siyaseti izlediler. Türk önderleri ne bir karış toprak vermeyi ne de bir karış daha toprak edinmeyi düşünüyordu. Türkiye'yi savaşa sürükleyecek serüvenci bir politika izlememiş bunun yerine bir "Müttefik" ya da "Mihver" zaferine karşı ağırlıklı olarak Türkiye'nin güvenliğini sağlamayı uygun bulmuşlardı. Türkiye'nin güvenliğini sağlamayı uygun bulmuşlardı. Türkiye'nin tarafsızlığı bu bakımdan küçük bir devletin bağımsız bir güç olarak kendisini saldırıdan koryup dev ülkeler arasında bir güç olarak kendisini saldırıdan koruyup dev ülkeler arasında bir denge öğesi olma politikasının uygulaması olmuştur.
Bu kişilerce çizilen politikanın yönü Atatürk'ün yönetimi altında girişilen tarihsel denemenin geleneklerini yansıtıyordu: Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı Avrupa'daki güçler dengesininin korunmasını ve her türlü serüvenci politikadan uzak durulması.