Aslında eski bir hikâyedir bizimkisi. Düştüğümüz yerden kalkmanın yollarını arayan insanımıza yol göstermesi gerekenlerin içine düştüğü derin çelişkiyi anlatan. Aydınlarımızın İçinde yaşadığı topluma toplumun gerçeklerine ne kadar da yabancı olduğunu hastalığımızı en olmadık ilaçlarla tedavi etme gayretinin hastalığı bitirmek şurada dursun daha da arttırdığını gösteren. Aydınlarımızın aslında nasıl bir karanlık içinde bulunduklarına yol gösterilmeye muhtaç olduklarına hatta daha da ileri gidersek aydın denilen insanların toplumun önünde yürüyemeyip çoğu zaman toplumun fersah fersah gerisinde kaldıklarına defalarca şahit olmuşuzdur.
"...Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!" (Yunus 10/100) ilahi ikazı yaşadığımız sıkıntıların asıl sebebinin akletmemek aklını güzelce kullanmamak olduğunu ortaya koymaktadır. Topluma yol göstermesi gereken insanların çareyi başka diyarlarda aramaları başka iklimlerin yağmurlarıyla bu toprakları sulama gayretleri aydınlarımızın karşılaştığı modern dünya karşısında yaşadığı derin travmanın bir yansıması olsa gerek.