Yazı insanlığın büyülü dünyasını oluşturan bilginin saklanmasını geleceğe aktarılmasını sağlayan yaratıcı bir eylem alanıdır. Okuma yazmanın öğrenilmesi yılları aldığı için Sümer kralları okuma yazma bilmezdi. O nedenle okuma yazma bilenler büyülü ve erişilmez adamlardı. Onlar bilgileriyle dün bugün ve yarın bağlantısıyla geleceğe yön verirlerdi. Büyük uygarlıkların yazısı resim hece yazıdan sesçil yazıya evrildi ve alfabetik yazı doğdu. Hafızlık bellek giderken yazı bugünün kütüphaneleri anıt yazıları elektronik kitaplar ve dosyalarla insanlığın yeni belleği oldu. İnsan bu büyük bellekle geleceğini yaratma sürecine girdi. Kitabın birinci bölümünde Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk çocuk edebiyatı arasında sayılabilecek üç kitaptan alıntılar yapıldı. Ahmet Hilmi Güçlü'nün yetmiş altı yaşındaki kitabı resimleri şiirsel müzikal akıcılığıyla uykularımızı kaçırabilir. Kitabın ikinci bölümünde yazının alfabelerin Lascoux Mağara resimlerinden günümüz sesçil yazıya ulaşım süreci ele alındı. Bu bağlamda Türklerin kullandığı Göktürk Uygur Arap ve Latin yazılarının doğuşları kullanıma başlama nedenleri bağlantılarıyla incelendi. Kitabın üçüncü bölümünde Maarif Nazırı Münif Paşanın (1862) Ahundzade Mirza Fetali'nin düşünceleri II. Abdülhamit'in konuya yaklaşımı1 Kasım 1928'de bin yıllık Arap alfabesinden Fenike (Latin) kökenli Yeni Türk alfabesinin uygulanmasına yer verildi.