Dün gece burada nasıl mesut idi! Nihal'i yanında hissettikçe bütün hayatının o beyhude hatıralarına nasıl bir nefret ve istikrah (tiksinme) fırlatıyordu! Bugün ufuk bulanmış idi dün gecenin o parlaması bugün solgun bir iğbirar (tozlanma) sisi bırakarak uçmuş; uzak bir rüya hatırası olmuştu. Kendi kendisine şimdi onu istila eden derin bir füturdan silkinmek isteyerek:
-Hayır diyordu; bir rüya değil bütün ötekiler rüya Bihter rüya ve fena bir rüya idi asıl Nihal bir hakikat hayatımda yegâne bir hakikat!
Demek Nihal'i seviyordu; on sekiz yaşında henüz mektepten çıkmış bir çocuğun pencerede görülmüş bir hayal için bütün mevcudiyetine hükmeden zaafıyla o da Nihal'i bu çocuğu seviyordu? Daha dün bu gülünecek bir latife iken demek bugün hayatına hükmeden bir hakikat olmuş idi?