Sanat bizi hakikate ulaştıran şey değilse de sanatın içinde bir hakikat vaadi saklıdır. Şiirde vaat edilen bu hakikate şiir yoluyla ulaşamasak da şiirin kendisini bir hakikat uğrağı olarak okuyabiliriz. Bu uğrak hakikati ancak bir an için ve asla bütünüyle ele geçirilemez bir şekilde varlık - yokluk ben - öteki geçmiş - gelecek arasında ağırlar. Ama bu hakikat ancak şiire özgü bir an için şiirle / şiirde kendini bize açan bir hakikat olarak kalır. Buna poetik hakikat diyoruz. Poetik hakikat şiirde hep kavranamaz bir şey olarak konaklar. Kendini bize asla bütünüyle açmaz. Bu yüzden poetik hakikat olup bitmekte olan hâlihazırda şimdinin gelip geçiciliği içinde varolan edimselliğin yani aktüel gerçeğin iğreti tanıklığına ihtiyaç duyar. Aktüel gerçekse şiirde şiirsel entrikanın kurbanı olmaktan öte bir şey değildir. Varolanı neden ve nasıllığıyla bilmek üzere masaya yatırdığımız aktüel gerçek poetik hakikatin ışığı altında görünür. Aktüel gerçek şiirde yalnızca varsayımsal bir dünyanın nesnesi olarak bize kendini gösterir.