"Birileri yapabiliyorsa ben neden yapamayayım? Ben yapabilirsem başkaları neden yapamasın? Öğrenme isteğim ile oyun oynamaktan yarışmaktan tat alan kişiliğim bağdaşıyordu...
Babamın keman çalışına dil merakına proje çizimlerine annemin nakışlarına özendim... Radyodaki Karagöz'e evimizin yakınında gösteri yapan cambazlara imrendim. Sonradan bir 'ip üzerinde yürümediğim' kaldı" diyor Aydın Köksal.
"İstanbul... Önce düşlerime giren Hitler'in savaş karabasanları sonra 14 Mayıs 1950: Menderes'in Küçük Amerika düşü... On yaşındayım..." diye sürüyor yaşanmış bir ömrün romanı... Meraklı oyuncu bir çocuğun aile-mahalle-okul çevresindeki gözlemleriyle yaşama uyanış öyküsü...
Meşrutiyet'i Balkan Savaşı'nı ninesinden Sarıkamış'ın Allahuekber Dağı'nı dedesinden Cumhuriyet'iyse öteki aile büyüklerinden öğrenen çocuğun anlatısıyla bütünleşen yazarın geçmişten geleceğe uzanan gözlemlerine dayalı anlatısı bütün değer yargılarının eriyip çözüldüğü yaşamın kurallarının alışkanlıkların yeniden yapılandığı savaşlarla yaralı masalsı bir 20. yy tanıklığına dönüşüyor...