Kastamonu... Yeşil bir sergüzeştin nihayetsiz deviniminde ılgıt ılgıt esen seher yellerinin titrettiği yapraklar misali yaşamını sürdüren kutlu ve kadim şehir... Şehrin bağrında sükûnetin verdiği tebessüm ile hayatlarını idame ettiren mütevazı insanlar...
Gece suları susturup gafleti körüklediği anda mübarek bir mezarın semavi hizasında rüya kapısı açılır ki cihana değer... Karşınızda nurların en rayihalı anlarıyla ışıldayan Asr-ı Saadet mührü belirir. Aynı mührün nişanı beş yüz yıl sonra Kastamonu üzerine vurulur ve o andan günümüze kadar mührü sancaklaştıran halk her devirde bir kahraman seçerek hasımlarını cevapsız bırakmaz.
Mübarek timsaller ile dört yanı tutulmuş Kastamonu muasır Haçlıların savletini göğsünü siper ederek karşılamaya hazırlanmaktadır. Emniyet güçlerinin medar-ı iftiharı Âsım Komiser gerek vatansever nokta-i nazariyesi ve gerekse kabiliyetiyle karanlıkları aydınlatmak için canını dişine takarak çalışmakla beraber halkın da sevgisini kazanarak ordu millet anlayışını sürdürmektedir. Gönlünü kazandığı halk arasında edebiyat öğretmeni Enes de vardır. Mehmet Âkif hayranı olan Enes Hoca şehrin şifrelerini çözmeye çalışmaktadır...