Günümüzde acı ekşi tatlı tuzlu buruk gibi tat duyusuyla algılanan tatların oranlarını ayarlayarak besinlerin niteliklerini hesaba katarak ve sağlık koşullarını dikkate alarak bir yemeği uyuma götürme sanatı olarak tanımlanabilecek yemek yapma elbette başlangıçta bu amaçlarla yapılmıyordu.
Bu durumda yemek yapmanın ve yemek yemenin anlamı üzerinde durarak konuya giriş yapmak yerinde olur.
F. Fernando-Armesto'ya göre yemek yemek her yerde sihirli bir kültürel dönüşüme yol açar ve yemeğe çok değişik anlamlar yüklenir.
"Yemeğin kendi kimyası vardır. Bireyleri topluma kazandırır hastalıkları iyileştirir. Kişilikleri değiştirir. Dini olmayan durumlara dinsel anlam katabilir.
Ritüel işlevi görebilir. Ritüele dönüşebilir.
Yiyecekleri ilahi veya şeytani kılabilir. Güç yaratabilir. Bağlar oluşturabilir. İntikama veya aşka işaret edebilir.
Kimliği sergileyebilir.
Türümüzün yemek yemeyi sadece pratik bir eylem olmaktan çıkarıp ritüel hale getirmesinin yarattığı değişim devrimdi."
Yukarıdaki uzunca alıntıda aslında söz konusu edilen yemek yapmanın ve yemenin artık geri dönüşü olmayan bir devrim olarak insanlık tarihini değiştirmiş olmasıdır.
Ancak burada eksik olan arkeolojik anlamda bu devrimin tam olarak ne zaman ve nerede başladığıdır. Bu sorunun yanıtı açıktır: Tam anlamıyla bilmiyoruz ama zamansal ve mekansal olarak bazı tahminlerimiz var ve bu çalışma içinde bunlara değinilecek.