Mary Beard bu cesur kitabında sık sık kendisi de dâhil dünyadaki bütün kadınlara dil uzatan ve onları küçük düşürmeye çalışan kadın düşmanlarına ve internet saldırganlarına sesleniyor. Kadın düşmanlığının izlerini antik köklerine kadar takip ederek cinsiyet
tuzaklarını ve zamanın başlangıcından beri güçlü kadınlara yapılan haksızlıkları inceliyor. Homeros'un Odysseia'sına kadar uzanarak kadınların günlük yaşamda liderlik rollerinden uzak tutulduğuna topluluklara hitap etme hakkının erkeklerin tekelinde olduğuna dikkat çekiyor. Medusa'dan dili kesilen Philomela'ya Hillary Clinton'dan yerine oturması söylenen Elizabeth Warren'a kadar örneklerle Beard kadınların iktidarla ilişkisine dair kültürel varsayımlarımız ile güçlü kadınların erkek şablonuna uymayı reddetmesi gereken bütün kadınlar için önemli birer örnek teşkil etmeleri arasında aydınlatıcı paralellikler yakalıyor. Sosyal medyada karşılaştığı cinsiyetçi saldırılardan yola çıkan yazar hepimize şu soruları soruyor: Eğer kadınların iktidar yapılarına dâhil oldukları düşünülmüyorsa yeniden tanımlamamız gereken şey iktidar değil midir? Ve bunun için daha kaç asır beklememiz gerekiyor?
"Seslerini çekinmeden yükseltmeleri harekete geçmeleri ve güçlerini yeniden tanımlamaları için kadınlara yapılan karşı konulmaz bir çağrı."
People
"Tecavüzün silahların olmadığı kadınların susturulmadığı bir ortamda güç nasıl bir şey olurdu?"
Guardian