Çocuk ve çocuk eğitimi bir proje olamaz. Çünkü çocuk farazi bir kişi değildir. Kendine özgü bir dünyası vardır ve çocuk o dünyanın öznesidir. Çocuk hakları bugün dünyanın pek çok ülkesinin normlarından biridir. Bu yönüyle geçmişin romantik felsefe ve edebiyatının soyut yüceltmesi içinde idealize edilen bir çocuk günümüzde artık toplum içinde somut bir dünyanın öznesidir.
Çocuğa özel duyarlı bakışın ardından demokratik birikim ve deneyime eklenen bilimsel bilgiler çocukluk dönemini bir an geçilmesi gereken bir ara aşama olmak yerine kendi içinde değerli bir evre olarak yeniden formüle etmektedir.
Eğer çocuk kendisini ilgilendiren süreçlere katılabilirse alternatif çözümler bulmak mümkün olacaktır. Çocuğu idealize ve estetize eden yaklaşım görüyoruz ki işe yaramıyor; "çocuk aklı" ise hareket noktamızdır. Zira çocukların hınzırca ve açıkça kendini belli eden gerçekçiliği ile hayali dünyası birbirine karışsa da çözümün gerçek adresidir. O yüzden çocuk için çocukla birlikte ve çocukla çalışarak yapılacak işler son derece değerlidir.
Zaman zaman anne-babaların kendi çocuklarını överken onların daha çok zekâlarına göndermede bulunmaları büyük bir yanlıştır; kendi çocuğunun "iyi bir insan" "kolektif düşünebilen ve eyleyebilen" "çevreye duyarlı" olduğuyla övünen bir anne-babaya az rastlanır. Oysa zekâ başarı ve bilgi öne çıkarıldığında çocuk kendini maddi şeylere göre ölçen birine dönüşmekte giderek kendine ve topluma yabancılaşmaktadır.
Bu sorunlar çözümsüz değil. Bunun için çocuk haklarının kabulü ve uygulanması çok önemli ve gereklidir. Ama daha önemlisi çocuğun kendi haklarının gereğini yerine getirmek için her alanda katılımcı ve karar alıcı olmasının önü açılmalıdır.