Yıl 1955 Meksika. Tavukların horozların belanın kol gezdiği tekinsiz bir muhit. Barakadan hallice evler tarifsiz eğlenceler ve yerlere serilerek noktalanan geceler. Yaşamın rutin perdesini delip de geçmek için başvurulan maddelerin etkisininde akıp giden serüvenler. Kerouac Türkçede ilk defa yayımlanan ve en duygusal metinlerinden biri olan Tristessa'da aşkın peşinden gidiyor ama burada olan her şey içinde zıddını barındırıyor ve mana arayışı maddeye aşkın yolu ölüme ölümün yolu yaratıya çıkıyor. Kerouac genç ve marazlı bir kadına Tristessa'ya tutuluyor. Kelimeler aşkla hazla ilhamla çağlıyor ama kimse kimseye dokunmuyor; sevgi bastırıldıkça çoğalıyor. Kerouac aşkın ışığında kendini arıyor ve zihni yüreğinin atışıyla çavlan misali şahlanıyor. Bir tutkunun ilanı bir aşk şarkısı: Yaşama ve ölüme Meksika'nın efsunlu göklerine küçük sevinçleri ve büyük dertleriyle şu koca gezegeni arşınlayan yolcuların her birine bize.