Pusulası şaşmış bireylerin toplumdaki görünürlüklerinin her geçen gün arttığı bir vakıadır. Diliyle savunduğu inanç ve değerleri eylemleriyle adeta yalanlayan kişilere rastlamak artık adiyattan bir durum haline gelmiştir. Dilinden dini ve dinin kutsal saydığı değerleri neredeyse hiç düşürmeyen birçok insan bunlarla uyumlu yaşama kaygısını sanki hiç taşımamaktadır. Çünkü iş birazcık zora girdiğinde akla gelen ilk çıkış yolu genellikle dinî inanç ve değerleri rafa kaldırmak olmaktadır. İşin en acı tarafı ise bu tutarsız davranışların toplumda giderek kanıksanmaya ve olması gereken durummuş gibi görülmeye başlamasıdır. Bu durum toplumumuzun geleceğinin tehdit altında olduğunun en açık göstergelerinden birisidir. 'Olma'yı değil 'görünme'yi yeğleyen istikbale değil anlık zevklere odaklanan ilkesi ve ölçüsü bulunmayan nesillerin toplumu nereye götüreceği bellidir. Bu bakımdan 'tutarlılık' önemsenmesi gereken hayatî bir meseledir. Eğitim sistemimiz başta olmak üzere toplumumuzdaki mevcut tüm değerlerin ve kurumların tutarlılık ilkesi esas alınarak yeniden inşa edilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu inşanın sağlıklı şekilde yapılmasına zemin teşkil edecek akademik çalışmalara ağırlık verilmesi de elzemdir. Bu anlamda önemli bir boşluğu dolduracağı inancı ve iddiasıyla kaleme aldığımız eserin bu alanda yapılacak yeni çalışmalara öncülük etmesi en büyük dileğimizdir.