Sonsuzluğu aramak gecenin içinde... Sonsuzluğun geceyi de kapladığını bile bile...
Çocukça bir bekleyiş gibiydi durumum aslında. Birazdan yıldız kayacak ve dilek tutacağım. Tutacağım dilek bile çoktan hazırlanmış. Geçmişimi geri isteyeceğim hafızamı... Kendine bile hayrı olmayan varlığı yokluğa doğru sürüklenen o yıldızdan...Umut etmek değil mi yaşamak?
Umut değil mi çıkılmaz kuyulardan sarkan sicim?
Umut değil mi çölün kavurucu sıcağında bir çağlayan olarak karşımıza çıkan serap... Her şey umut...
İşte yine kapım çalınıyor bu beşinci umut dalgası... Belki girin dedikten sonra o suratsız hemşire değil de annem babam kardeşim yahut sevgilim odamı dolduracak. Hasret giderme merasiminden hemen sonra oturup dizlerime her şeyi bir bir anlatacaklar...