Âşık Veysel'in hayatı yaşadığı coğrafyayı ve tarihsel süreci çok yönlü ele alan Cengiz Yıldırım Veysel'i Veysel yapan koşulları yani yoksulluğunu çiçek hastalığını eşinin kendisini terk etmesini Halkevlerini Köy Enstitüleri'ni cumhuriyeti ve cumhuriyetin toplumsal önemine vurgu yaparak yazmış.
Titizlikle hazırlandığı hissedilen bu eserde görüyoruz ki; Veysel adı acıdır ıstıraptır dirençtir her "şeye rağmen var" olmaktır.
Gözleri görmeyen Âşık Veysel'in saza "şeytan" dendiği bir dönemde köy köy kasaba kasaba dolaştığı cumhuriyetin hedefleri doğrultusunda ödün vermediği görülmektedir.
Âşık Veysel bu topraklarda kollektif kimliklerinin varlıklarını ve farklılıklarını çok kimlikli çok kültürlü yapısını kıymetli bulmuş şiirlerinde birliği kardeşliği çalışkanlığı güzel ahlakı ve doğruluğu işlemiş halk ile aydınlar arasında iki yönlü bir köprü vazifesi görmüştür. Bu yönüyle Âşık Veysel yerellikten çıkmış ulusal hatta evrensel bir kimlik kazanmıştır.
Âşık Veysel her ne söylemişse "mutlaka canından koptuğu gibi" söylemiştir. Âşık Veysel'in anılarını kendisiyle yapılan röportajları başkalarının kendisi için söylediği sözleri hakkında yazılan kitapları makaleleri filmleri Cengiz Yıldırım bu eserinde derli toplu hale getirmiş bizlere "titiz bir edip" olarak sunmuş görünüyor.