Diktatör Robert Mugabe 37 yıl Zimbabve'yi tek başına yönetti. Girdiği her seçimi kazanıyordu tabii hile yaparak. Sonunda üstü örtülü bir askerî müdahale ile görevden alındığında 92 yaşındaydı.
Defalarca evlenen çok sayıda metresi olan bu "siyasi çapkının" kadınların hallerine dair ettiği laflar insanlığın hafızasına kazındı. Siyaseten yaptığı zorbalıklar hileler gündemden düştü ancak kadınlar üzerine yaptığı tespitler hiç düşmedi. Kadınları değiştirmeye çalışan erkeklere şöyle sesleniyordu eski diktatör:
"Tanrının kendilerine verdiği tırnakları beğenmeyip takma tırnak edindiler. Tanrının verdiği göğüsleri beğenmeyip silikon taktırdılar. Tanrının anatomik yapılarına göre verdiği popoyu beğenmeyip cerrahi müdahalelerle kendilerine yeni popolar yaptılar. Tanrının verdiği boyla yetinmedikleri için topuklu ayakkabılarla gezdiler. Tanrının verdiği göz rengini beğenmeyenler lens takıp kendi seçtikleri renkle dünyaya baktılar. Diyeceğim o ki Tanrı bile kadınları memnun edememişken biz kim oluyoruz da onları memnun edebileceğimizi düşünüyoruz."
Bir zorbanın doksan yaşının eşiğinde ettiği filozofça laflar antik çağın düşünürü Sokrat'ı haklı çıkarıyor... Öğrencilerinden biri Sokrat'a "Üstad sizce evlenmeli miyiz?" diye sormuş. Sokrat cevap vermiş: "Evlenin! Karınız iyi huylu çıkarsa mutlu olursunuz. Kötü huylu çıkarsa da filozof!"
Robert Mugabe'yi metresleri mi filozof yaptı yoksa kendisinden 41 yaş küçük olan son karısı mı bilemiyorum. Kendi payıma onun sözlerinden çıkardığım dersleri hayatımda uyguluyorum. Kadınlarla tartışmıyorum onları değiştirmeye çalışmıyorum zorunlu olmadıkça onlarla göz teması bile kurmuyorum. Yani "alamayacağım yan toplara" çıkmıyorum. Siz de öyle yapın.
Adam yaz sıcağında tarlasını çapalıyormuş. Kan ter içinde didinirken yanında gezinen küçük oğlu "Bubaaa! Tayyare geçiyor" diye bağırıp işaret parmağı ile gökyüzünü göstermiş.
Adam başını bile kaldırmadan bezgin bir sesle cevap vermiş:
"Elleşme oğlum geçsin!"
Mesajı aldınız. Elleşmeyin!