"Ellerimize sinmiş arduaz ağaçları gravürler
müzelik ölümler
Ölümler gizlice utandığımız gizlice unuttuğumuz
Durmadan yanan gece lambasının verdiği huzura
benzeyen yalnızlığımız
Yokuşta unutulan rüzgârlarla geyik resimleriyle
Gittikçe büyüyen çöllerin tanrısına mı adanıyorduk
Durdum eskiyen bir anının içinde trenlerle
Yazarken eskiyen bir şiir yazdım"