Ben Dora Güney. Yirmi yaşında hayatını hiçliğe adamak zorunda olan bir kızdım. Babamın bizi terk etmesiyle oluşan güvensizliğimin Doğukan'ı tanımamla son bulduğunu düşünmüştüm. Ama yanılmıştım ve her şeyin bir senaryodan ibaret olduğunu bilmediğim sevginin sesine kulak vermiştim. Ardından en derinden yaralanmış on yedi yaşında bir genç kızken on yedi yaşında genç bir kadına dönüştürülmüştüm. Yüreğim parçalanırken koruyamadığım bir bekaretim vardı artık benim. Ve şimdi olmayan bekaretimi koruma altına almıştım.
Yalnız değildim. Karşıma hiç tahmin etmediğim bir sırada hayatıma yön verecek bir kişi çıkmıştı. Alp Yücel. Beni hayata bağlamış ve herkese gösterdiğim gardımı indirmeme sebep olmuştu. Pişman değildim. Alp'e teslim olmak benim için özgürlüğün tanımıydı. Onunla birlikteyken olmayan bekaretimi koruyabiliyordum.
Şimdi ise erdenlik bitmişti. Erdenliğimin ötesine geçen artık yoktu.
Başka bir şey başlıyor diye fısıldadı hayat. Kulaklarımda çınlamasına izin verdiğim bir sakinlikle.
Ruh başlıyordu.
Ruh'umun ötesine geçen başlıyordu...
Evet ben Dora Güney. Artık mutluluğun zirvesi.