Günümüzde global bir rekabet ortamında varlıklarını sürdürmeye çalışan kurumların hedefledikleri başarıya ulaşmalarında kurumsal iletişimin önemi ortaya çıkmaktadır.
Kurumları sadece formal iletişim ile yönetmek imkânsızdır. Bunun yanı sıra kurumlarda informal iletişim de resmi iletişim kadar önemlidir. Kurumsal iletişim kurumlarda iş hiyerarşisinin sağlıklı ve sorunsuz işleyebilmesi ve kurumların hedeflediği kurumsal başarıya ulaşmalarında çok önemlidir.
Kişiler arası iletişimin doğal sonucu olarak ortaya çıkan dedikodu ve söylenti en genel anlamıyla; "birinin başka birine orada olmayan üçüncü bir şahısla ilgili bilgi sağlaması olarak da tanımlanan ve resmi olmayan iletişim kanalıdır." Bu bağlamda dedikodu ve söylenti kurum çalışmalarını sosyal ve psikolojik olarak etkileyebilmektedir. Genellikle çalışanlarda kendine güven çalışma motivasyonunun bozulması isteksiz işe gelme ya da işten ayrılma isteği bazen de şüphe ve stres kaynaklı paranoyalara kapılması gibi durumlara yol açabilmekte ve verimsiz mutsuz bir çalışan olarak kurumunun ve kendisinin performansını düşürebilmektedir. İş yaşam enerjilerinin düşmesi eğitim gibi önemli ve ana unsuru insan olan kurumlarda çalışanların bu olumsuzlukları çalışma ortamlarına yansıtmalarına neden olabilir.
Kurumların dedikodu ve söylentiyi kontrol altında tutabilmeleri ve oluşabilecek olumsuz durumlara karşı proaktif çözüm önerileriyle hazır olmaları açısından önem arz etmektedir.