"İslami metinlerde" yer aldığı öne sürülen hükümler herkes için aynı manayı mı gelmektedir? Gelinen aşamada bu soruya olumlu cevap veremeyiz. Daha açık bir ifadeyle egemen şeriat (hukuk) yaklaşımının da kaynağını oluşturan hükümlerden bütün Müslümanlar aynı sonucu çıkarmamaktadır. Bu anlamda "şeriat kuralları" denen kurallar İslam dünyasının tamamını değil yalnızca bir kısmını temsil etmektedir. Öyle ki söz konusu hükümleri Mealci ekol farklı tarihselci farklı akıl ekolü farklı selefi ekol daha farklı yorumlamaktadır. Bu anlamda evrensel bir şeriat söyleminden bahsedemeyiz.
Şimdi geçelim bu kitaba konu olan yazıların hikâyesine. İktidar odaklı dini örgütlerin amaç edindikleri devlet nasıl bir yargı düzenine sahip olacaktır? Bu devletin hukuk anlayışı yani şeriat yapısı nasıl şekillenecektir? Bu düzende özelde kadın hakları genelde insan hakları düşünce ve ifade özgürlüğü nasıl sağlanacaktır? Sözüm ona bir "İslami devlet" kurulduğunda bizi bekleyen nedir? İşte bu kitap bütün bu soruların cevabına kapı aralamak adına kaleme alınan yazıların derli toplu biçimde okunması amacıyla oluşturuldu.
Güncel olaylara damgasını vuran din odaklı söylemlerin şeriat anlayışındaki kaynağını sorgulayan bu söylemlerin tarihsel geçmişini anlatmaya çalışan bölümlerden oluşan kitap aynı zamanda hilafet ve teokratik devlet çağrılarının ne anlama geldiğini de göstermektedir. Pek tabi olarak bu gerçeklik her bir konu için bir bölüm ölçeğinde ele alındığı için geliştirilmeye ve derinleştirilmeye her zaman açık olacaktır.