Edebiyatımızda birçok ilke şahit olduğumuz Tanzimat Dönemi'nde esaret ve insan ticareti temalarını işleyen Samipaşazade Sezai'nin biricik romanı Sergüzeşt romancılık tarihimizde romantizmden realizme geçişimizin ilk örneğidir.
Samipaşazade Sezai'nin babasının konağında yakından tanıdığı esir kadınların hayat hikayeleri ve bizzat kendi annesi Gülarayış Hanım'ın da bir Çerkez esire olması olay örgüsünün altyapısını oluşturmasıyla hikâyede otobiyografik unsurlar barındırmaktadır. Yazar bu durumu eserin 1924'teki baskısının önsözünde dile getirmiştir.
Sezai insan ve çevre ilişkisine eserin birçok yerindedeğinmiş mekânı sadece dekor olmaktan çıkarmış ve karakterlerin psikolojik durumlarıyla ilintilendirmiştir.
Eserde işlediği dönem sorunları sebebiyle yazar göz hapsinde tutulmuştur.