Bir öykü anlattım sana bu dünyanın ötesinden evvelinden; içinde kanatlar olan. Bal rengi gözleriyle ruhun derinliklerini görebilen bir kartal kanatlarını açmıştı. Sadece yüreğiyle dinleyenler anlamıştı.
Bir rüya anlatacaktım sana deli olduğumu düşünecektin. Anlatsaydım keşke. Düşünseydin keşke.
Nerede o dağları delen adamlar? Çölleri geçenler? Kulelere tırmananlar? Cadıyı kovalayanlar? Kötü kalpli büyücüyü haklayanlar? Hadi demiştim bu öyküde esas kız kurtarsın esas oğlanı. Ne çok hendeğin vardı aşılacak. Ne çok ejderhan vardı dövüşülecek. Ne çok korkun vardı kovulacak. Ne çok büyücün vardı savaşılacak...
Bu kitapta Demet Cengiz sağ elini kalbine koyup "Aşk Olsun" diyerek derviş selamı veriyor okurun önünde eğiliyor.
"Ne âşık olmak zorundayız ne arif ne de âlim. Hatta pervane olmak zorunda bile değiliz" diyor.
Ve ekliyor:
Hayat denen bu oyunun kazananı yok biliyorsun değil mi? Sonunda herkes ölüyor.