Her şey ve her yer kadife gibi yumuşacık bir karanlıkla kaplıydı. O kadife sargının içinde bir yerlerdeydim. O sargı hem içimde hem dışımdaydı. Manen ve madden ikiye bölünmüş bir parçam karanlıklar içinde kaybolup gitmişti. Bu karanlıklar; yankılı yuvarlak sıcak tok bir sesti ve yumuşacıktı. Uyuşuk salınımlı yuvarlak bir duygu yumağı ağır ağır parçalarımdan birine doluyor sisler ya da tüller ardında silinen yalçın bir dağ gibi arama giriyor beni benden uzaklaştırıyor; fakat sancı ya da acı vermiyordu.
Ağır bir uykuya benzeyen uyuşuk duygular demetiyle sisler ardında kaybolur gibi ikiye ayrılmış olduğum hâlde kendimi yavaş yavaş yitiriyordum. İki parçam arasındaki o ince bağ henüz kopmamıştı.