Bozdağlar tarih öncesinden günümüze yöre kültürleri için bolluk ve bereket sunan bir yeryüzü şekli ve doğal çevre ortamıdır. Gediz (Hermos) ve Küçük Menderes (Cayster) vadileri arasında bir doğal engel gibi görünse de doğal kaynakları ve jeomorfolojisi ile birleştirici olmuştur. Tmoloslar (Bozdağlar) üzerindeki plato alanındaki eski olgun vadiler (yaylalar) Lidya döneminde hem Kral Yolu'nun alternatif güzergâhı hem de uygun yaşama ortamları nedeniyle yayla yerleşimleri için ideal alanlar olmuştur. Madeni parayı ilk kez kullanması altın ve metal işçiliği çağının koşullarındaki madenciliği ticareti ve Pers istilasının yıkımı ile ünlü olan Lidya uygarlığı Sardeis (Sardis) ve Hypaipa kentleri arasındaki Bozdağ yaylalarının kaynaklarını ve doğal mekânlarını etkin olarak kullanmıştır. Tmoloslar mitolojiye ve başta kral Midas'ın efsanevi hikâyesine konu olan zengin kaynakları barındıran bir doğal çevreye sahiptir. İnsan-doğal çevre ilişkilerinin Lidya bağlamında ortaya konulması amaçlayan bu eserde öncelikle; Bozdağlar'ın yeryüzü şekli olarak oluşumuna yapısında bulunan kayaç ve madenlerin oluşumu için jeolojik özelliklerine dağların çevresine göre yüksek olmasından etkilenen hidrografya toprak ve bitki özelliklerine değinilmiştir. Bu bilgilerin ışığında arazi kullanımı ve ticari faaliyetleri hem bugün hem de Lidya dönemi açısından ele alınmıştır. Çalışmanın devamında Lidya dönemi Tmolos yaylalarının paleocoğrafya koşulları her biri ayrı başlıklarla ele alınarak değerlendirilmiştir. Eski coğrafi çevre koşulları içinde var olmuş Torrhebia ve Mesotmolia gibi Lidya'nın eski yayla yerleşimleri eski sulak alanlar-göller ve yayla dolguları üzerine jeoarkeoloji değerlendirmeleri yapılmıştır. Eser Lidya Tmoloslar'ını bu perspektifle ele alan ilk çalışma niteliğindedir.