İşte orada dağın yamacından sızım sızım sızlanan derenin yatağından bir zifiri yalnızlığın fotoğrafını çekmekteyim. O fotoğraftan kızıl bir öfke yansımakta... Feryadım bağırışım çağrışım kızgınlığım kırgınlığım. İşte bu... İşte bu yüzden güneşin altında ak düşüncelerle yunup yıkanmak ve güneşte çimmek yerine "Çimenlere basmak yasaktır" levhasına yakalandık. İşte bu yüzden ak ve kara'nın dışında başka bir renk yoktu. İşte bu yüzden ak ve kara'nın dışında başka bir renk yoktu. İşte bu yüzden kılıncıma düşen üç renkten yeşilden maviden kızıldan sarıdan söz edemedim. İşte bu yüzden siyah ve beyaz bir film şeridine hapsolmuştuk.
İşte "var" ile "yok" arasındaki fark...
İşte "bura... Ve yine o tepe ve yine o sıcak ve rüzgar...
Varlığım burada ikinci bir emre kadar askıda...