Materyalist bilim ve felsefeden gelen düşünceler insan maneviyatında derin yaralar açıyor. İlahî aşka çok muhtaç insan kalbini yaralıyor yalnızlaştırıyor.
Kâinat tesadüfen mi var oldu? Kendi kendine mi oluştu? Tabiat kanunları mı var etti? Yoksa limitli algılarımızla bilinmezliğe mi mahkûmuz? Buna benzer her şeyi anlamsızlığa mahkûm eden cevapsız sorular insanı çaresiz kılıyor.
Asrın hastalığı kalbin bu marazıdır. Doyumsuzluklar aşırılıklar taşkınlıklar mutsuzluklar var oluşun anlamını sorgulamayıp anlık zevk peşinde koşmalar tapınırcasına tepinircesine nefsini benliğini yüceltmeler amaçsız yaşayışlar Rabbine ulaşamayan kalbin sıkıntısının insan maneviyatına ve eylemlerine yansımalarıdır.
Diğer taraftan Allah'ı tanıma Rabbini tanıma (marifet-i İlahiye) tüm soruların cevabına ulaşmaktır. Kavuşmaktır mutluluktur. İnsan bir bilinmezlik ortamında yalnız ve çaresiz olduğunu düşünürken bu tanıma (marifet) ile her şey anlamlı hale geliyor ve yalnız olmadığını hissediyor. Her şey anlamsızlıktan anlamlılığa; karanlıktan aydınlığa bilinmezlikten bilinirliğe dönüşüyor.
Kitabı okuduğunuzda Allah'ın varlığı ve bir'liği noktasında önemli delilleri tefekkür edeceğinize inanıyoruz.
Kitapta materyalist bilimin iddia ettiğinin aksine kâinatın tesadüflerle kendi kendine oluşlarla asla var olamayacağı anlatılmaktadır. Allah'ın var olduğu tek ve bir olduğu her şeyin O'nun irade ilm ve kudretiyle var edildiği yönünde önemli deliller bulunmaktadır. Ayrıca kâinat ve insan niçin yaratılmıştır? Hayat nedir? İrade varsa tesadüf var mıdır? Yoktan yaratma ve inşa nedir? Mana ve bilgi nedir? Bilginin kaynağı nedir? Anlamlılık hikmet ve tekâmül gayesi gibi pek çok kavram üzerinde de durulmuştur.
Rabbini bulamayan kalp gerçek mutluluğu ve huzuru bulamaz. Dua ile...