Eteğimde hem çakıl taşları hem de kumlar vardı. Hepsinden kurtulmam lazımdı nefes alabilmek için ve bu nedenle her seferinde bana çarşaf gibi görünen başka bir sakin denize dalıyordum sessizce. O deniz ki beni gördüğünde hırçınlaşıp köpürüyor ve ben koşarak kıyıya çıkarken farkında olmadan yeni çakıl taşları ile yeni kumlar doluyordu her yerime. Her denizden farklı çakıl taşı ve her denizden farklı kum. Hangi yürek taşıyabilirdi ki bu yükü?..