Biz hayal kurmayı ne zaman bıraktık?
Çocukluğumuza dönüp baktığımızda bulutların arasında dolaştığımızı görebiliriz. Mutlu ya da mutsuz olduğumuz anlarda bile düş dünyamız zengindi. Düş diyorum çünkü o zamanlar sadece kuruyorduk. Gerçekleşmesi için herhangi bir eyleme kalkışmıyorduk. Kurduğumuz düşler zaman içinde gerçek hayallerimizi oluşturdu. Oyun oynarken yemek yerken okuldayken uyumak üzereyken hep hayal kuruyorduk ve bazı hayallerimize sıkı sıkıya tutunuyorduk. (En azından bu benim için böyleydi.) Yaş aldıkça hayallerimiz ve beklentilerimiz değişti. Kurduğumuz bazı hayallerden vazgeçtik. Ergenlikten gençliğe gençlikten orta yaşa geçiş sürecinde hayallerimiz tükenme noktasındaydı. Yaşam mücadelesinin içine bodoslama dalmıştık. Oyun oynamayı hayal kurmayı ve ağız dolusu gülmeyi bırakmıştık. Neden çünkü biz büyümüştük.
Ne olmuştu bize? Yaşlanmış mıydık? Toplum kuralları mı ağır gelmişti? Uzay mekiğiyle bilinmeyen gezegenlere seyahat eden bizlere ne olmuştu?
Ne oldu biliyor musunuz? Oyun oynamayı hayal kurmayı bıraktığımız için yaşlandık. Bize dayatılanı yaşadığımız için kurduğumuz hayallerin peşinden gitmeyi bırakıp bize biçilen rollere büründüğümüz için yaşlandık.
Oysa başka bir dünya mümkün!