Lokomotifsiz bir vagon nereye gidebilirdi ki?
Kendi kendine çürümeye mahkûmdu.
Çimenlerin üzerine serilmişti vagon uzanmıştı.
Üzerini toprak yerine yağmur örtmüştü tek gözlünün.
Onun gözünden baktığımda gördüğüm
karanlıklar içinde çırpınan ağaçlardı.
Yakıyordu koruyu. Ağaçlar tohumlarını uzaklara atıyordu.
Tutuştu vagon tutuşturuldu.
İçindeydim ve içime güzel bakıyordu.
Aldanacaktım vagona o önce davrandı.
Ellerime bulaşan kahverengi pas lekesini üzerine sürdüm.
Lokomotifiydim vagonun istediğim yere sürüklenmeye hazırdı.
Takılmıştı bir kere canı yanıyordu.
Su serpecektim yangınlarına bunu umuyordu.
Umutlandırdım vagonu kim bilir kaç kişinin umuduydu?
Gelirken iki kan çiçeği sıkıştırdım penceresine.