Attı kazmayı elinden. "Gün batımına kazma vurulmaz" diyerek. Nasırlar avuçlarına köklenmiş.
Çatlayan parmak uçları kararmıştı. Gayretinin son zerresini kazmayı atarken harcadı. Olduğu yere yığıldı. Bitmedi bitirememişti işini. Parmak uçlarım avuçlarında gezdirdi. Parmaklarındaki çatlaklar avuçlarındaki nasırlar zımpara gibi birbirini kazıyor toprakla yoğrulmaktan yorgun düşüp ihtiyarlayan bu eller kalın nasırların altında bir genç kızın pembe narin ellerini saklıyordu. Bugün bu tarlayı kazmayı bitirebilseydi yarın çamaşırları o yıkar elleri beyazlardı. Gün batımının güzelliğine sırtını döndü. Eve giden yol. İki dakikalık yokuş. Fakat gün biterken yaşlanıyor gibiydi Azize...