İskeleye yanaşmayı unutan ada vapuru
peşi sıra nasıl kaybolduysa bir şansonun
bacasında yaz sarısı bir çığlık
uçurtma rengi özgürlük güvertesinde
işte öylece Istanbul Beşiktaş rıhtımına çakılıp
kimsesiz martı ölülerine baktığımız günde
oltada umutsuz kımıl kımıl bir istavrit
gibi sönük parlak gözlerle kayboldun...
oysa Pera'da şiirli bir pastaydı aşk
bense görünmeyecek kadar çirkindim
karanfilli bir çingene kadar gece
bitiren poyraz mı giden lodos mu gerisi mutedil
sonrası ben sonra sen bildiğimiz hikâye en nihayetinde.
İskelede tek bacaklı bir göçmenin eksik ayak izleri
kıyıya vurur sabahları kaybolduğun yerde denizin
yüzükoyun bir kadının Istanbul yağar saçlarına.