''Tıpkı dünyaya köle olarak geleceği kesinleşmiş bir yavrunun kaza kurşunu olmadığını iddia etmek gibi yalancısınız istençli doğum ve genleşen budaklı secere eşittir eksi yalnızlık eşittir artı gelir. Yalanlar gırtlağa uzanan parmaklara dönüşmüş ki iç döktürüyor zorla sözler bulut oluyor yüzüne çöküyor ağlayamıyorsun ve basık ve kasvetli havaya rağmen kaypak bir sol adımdan sonra ne olursa olsun geleceğinden emin olduğun sağ adımın gibi adı kesinlik ve tadı yok embriyogenez hepinizin ölümü hepiniz öksüzsünüz hepiniz bir başkasının düşüncelerinde ve hepiniz bir başkasının duygularında ve hepiniz bir başkasının nefesli anlarında ve hepiniz bir başkasının umursamazlığında kendini buldum sanıp kaybetmişlersiniz ve unutulmuşlar ve yapış yapışlarsınız ve kurumuşlarsınız çünkü buruş buruş olmuş ve terden ıslanmış önceki veya evvelsi gün paraya kıydıran bir yumuşatıcıyla yıkanmış açık gri veya koyu beyaz bir yatak örtüsünde bitmeliydi sonunuz tuvalet kağıdı istemeliydi dişil işemeye gitmeliydi eril bir müddet kalp hıçkırığı bir müddet koyu nefes bir müddet sulu ten adrenalin asıl oksitosin asıl puşt olan hipofiz yalancı böbrek üstü yalancı hormonlar yalancı yalancısınız. Sil vücudunu kıçını kanatan tuvalet kağıdıyla. Giy pis donunu. Dön sırtını. Telefonunu al. Eski sevgilinin fotoğrafarına bak. Yapaysın alçaksın üzül. Kapat gözlerini. İyi gecelersiz düş. Uyu."
Bir düzenin yansımasında ya da yassılığında bütün olası sahteliklerin ve sahtekarlıkların uzağında bir metin Benim Küçük Karanlık Çağım. Edebiyatı edebiyat yapan nesneye -ki o her ne ise- yanaşmak yeltenmek yaltaklanmak niyeti olmadan ama kendi sahiciliği ve anımsamasıyla ya da bütün unutkanlığı ve yeniçağ düzeniyle kendi gerçekliğini ve aynı zamanda çağın gerçeğini yansıtan yeni bir söz dizimi yeni bir anlatı biçimi önerirken Thomas Bernhard'tan Edouard Levé'ye geniş bir coğrafyada sesini yankılandırırken kendi yangınını uzaktan izlemeye benzer bir biçimde kendimize yabancığımızı imliyor Arda Yaman.
Birlikte kendi dumanımıza boğulurken.