"Şimdi ilk defa bir şey istiyor
hem de korkunç bir şiddetle istiyordu.
Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti?
Niçin hayatının bu en büyük arzusunu şimdiye kadar
belki yine içinde fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu
hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz
öldürmeye mecbur kalıyordu?
Niçin? Kimin için?.."
Sabretmek affetmek koruyup kollamak doğasıdır aşkın;
en büyük korkusuysa kaybetmek.
İşte bu güçtür bu korkudur temize çıkaran sevdiğinin kabahatlerini.
Yine aynı güç ve korku dayatır insana devam etmek mecburiyetini.
Zıtlıklarla dolu bir yüreğin ve ucu bucağı olmayan bir sevdanın
kahramanıdır Kuyucaklı Yusuf.
Ne varsa Muazzez'e dair kendi yüreğinden kopar gelir.
Ve ne giderse yüreğinden Muazzez'den kopup gider...
Yazdıklarıyla insanların hayata karşı bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesini kadere kafa tutuşunu anlatan Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf'ta adaletsizliğe kötülüğe başkaldırıp çaresizliğin insanları düşürdüğü durumları ortaya koyarken bir yandan da
Türk edebiyatının belki en içten ve trajik
aşk hikâyesini anlatır.