"Bir sancağım olmalı!"
İktidar akılla yönetilen delilik... Ceza memuru Emin oğlu Yakup sıradan görevinden alınarak atandığı elçilik makamında "iktidar olmak"la ilgili mesai harcayacak bu yolculukta kendi içinde yepyeni ve acımasız kuvvetler bulacaktır: Bütün bir dünyanın yeniden ve iktidarı için düzenlenmesi adına bulanık zihni dolaşık dili ve kudreti kendinden menkul sancağıyla işe koyulan Elçi Yakup sınırları durmadan
genişleyen ve hayatların bütününe etki eden bu kuvvetlerle baştan çıkmış bir halde adım adım kusursuzlukla dolu bir sona doğru yürüyecektir.
Karanlığın koyulduğu yerden anlatıyor Hüseyin Kıran; dil ustalıkla eğilip bükülürken beliren kararsız gölgeler o meçhul zamanları ve coğrafyaları
aşina olduğumuz resimlere dönüştürüyor.
Yürüdüğüm yolları indime aldım. Uzaktaki dağları indime aldım. Ovayı o bitek sulak kötü efendilerin elinde kalmış arazileri ve halkıyla bütün orayı indime aldım. Kayıt ettim. Bilinen her yer Elçi Yakup'un tapulu malı. Kayıt edilsin; edildi. Kral Yakup üstüne geçirildi.
Eksik olan elbette tamamlanacaktır. Eksik olanı tamamlayacak olan kendisi tamam olandır. Eksiksiz tespit ancak tamam'ı bilmekle mümkün. Yürüdüm.