YARAMAZ EMİL
Lönneberga'da Lönnebergalı Emil adında bir çocuk vardı. Senin gibi akıllı uslu değil yaramaz inatçı bir çocuktu. Ama uysal bir çocuğa benzerdi aslında öyleydi de. Yani bağırmadığında. Ve tabii başına iş açmadığında. Yuvarlak mavi gözleri kırmızı yanakları yün gibi sarı saçlarıyla sevimli bir çocuktu. İlk bakışta melek gibi çocuk diye düşünebilirdin. Ama yanılırdın.
Emil'in olduğu yerde olay eksik olmazdı. Yaramazlık yapmak isteyenler için takvimde çok gün vardı ve Emil gerçekten yaramaz bir çocuktu neredeyse senenin her günü yaramazlık yapardı. Haydi anlatmaya başlayalım...
EMİL YARAMAZLIKLARINA DEVAM EDİYOR
Lönnebergalı Emil Katthult Çiftliği'nde yaşıyordu. Eminim adını duymuşsundur. Demek duymadın! Ama Lönneberga'da Emil'i tanımayan tek bir kişi bile olmadığına yemin edebilirim. İşte bu meşhur Emil durmadan yaramazlık yapıyordu.
Yaptığı her yaramazlıktan sonra marangozhaneye kapatılıyor yaramazlıklarını düşünerek ağaçtan adam heykelciği yontuyor sonra çıkıp yeniden başını belaya sokuyordu.
Sen şimdi Emil'in yaramazlıklarını dinlemek istiyorsundur. Her gün yaramazlık yaptığı için hepsini anlatamayız ama babasının başına palt hamuru döktüğü günle başlayabiliriz.
EMİL HÂLÂ YARAMAZ
Lönneberga Köyü'ndeki Katthult Çiftliği'nde yaşayan Emil yaramazlıklarıyla ünlüydü. Her yaramazlığı sonrası kapatıldığı marangozhanede de tahta adamlar yontardı. Rafta en son 369 tahta adam vardı düşünebiliyor musun!
Bu kitapta Emil'in Lina'nın azıdişini çekmek için nasıl cesurca girişimlerde bulunduğu (evet bu uğurda zavallıcığı çatıdan itmiş olabilir ama tamamen onun sağlığı içindi) minik Ida'yı nasıl cırtlak maviye boyadığı (düşünceli bir çocuk olduğu için göz çevresi hariç!) babasını kerevitlere nasıl yem ettiği (niyeti kesinlikle bu değildi) ve anlatmaya dilin varmadığı daha nice olaylara sebep oluşu anlatılıyor. Ha bir de en önemlisi sonunda nasıl günün kahramanı olduğu. Haydi herkesi yangın tulumbasıyla ıslattığı günle başlayalım...