Dünyanın geniş derin ve kapsamlı bir devrim sürecine girdiğinden şüphe yok. Emperyalist-kapitalist sistemin derin ve kalıcı bunalımının ortaya çıktığı bir dönemde ayaklanmalar ve devrimler bir biri ardı sıra patlak vermeye başladı bile.
Bu durum ayaklanmanın bir sanat gibi ele alınması konusu üzerinde tekrar tekrar durmayı zorunlu kılıyor. Okurun elindeki bu çalışma az sayılmayacak bir zaman öncesinde ele alınmasına karşın çalışmada ortaya konan görüşlerin değerinden hiçbir şey yitirmediğini; aksine her ayaklanma ya da devrim girişimiyle doğrulandığını gördük.
Bu nedenle "ayaklanmalar yüzyılı"nda ayaklanmanın bir sanat olarak ele alınmasının her zamankinden fazla önem kazandığı bir süreçte eldeki çalışmanın ayaklanmanın toplumsal güçlerine ulaştırılmasının bir zorunluluk hatta bir görev olduğuna inanıyoruz.